Peygamberimiz (sav)'in, Sahih-i Buhari'de Adnan'a kadar olan nesebi (sülalesi) aşağıdaki gibi zikredilmiştir:
Muhammed ibn-i Abdullah, ibn-i Abdülmuttalip, ibn-i Haşim,
ibn-i Abdi Menaf, ibn-i Kusay, ibn-i Kilab, ibn-i Mürre, ibni Ka'ab, ibn-i Lüey, ibn-i Galib, ibn-i Fihr, ibn-i Mâlik, ibn-i Madr, ibn-i Kinâne, ibn-i Huzeyme, ibn-i Müdrike, ibn-i İlyas, ibn-i Mudar, ibn-i Nizâr, ibn-i Maâd, ibn-i Adnan.
Adnan'dan Hz. İbrahim ve Hz. Adem'e kadar yükselir. Peyga-merimiz (sav):
"Adem ile Havva'dan, Abdullah ile Amine'ye kadar ebeveynim katiyyen nikahsız bir birliğe uğramamıştır."diye buyur­muştur.
Nasıl bir mübarek geceydi ya Rab, Muhammed dünyaya geldiği gece, Felekler oynayıp, cihan güldü hep, Annesi sevinip güldüğü gece.
Peygamberimiz (sav) dünyaya geldiği gece otlar, çiçekler, meyvalar, canlı cansız hepsinde bir iştah, bir sevgi vardı. Peygam­berimiz (sav)'e:
(Sûre-i Enbiya. âyet 107)

Meâli: Alemlere rahmet olarak gönderdim.
Alemlere (on sekiz bin aleme) felekler de denir. İşte bu on sekiz bin alem güldü sevindi. Peygamberimiz (sav)'in doğduğu ge­ce.
Mü'min olanların çoktur cefası,
Ahirette vardır zevk-ü sefası, 
On sekiz bin alemin bir Mustafa'sı,
Adı güzel kendi güzel Muhammed.
Yûnus EMRE
Yine Peygamberimiz (sav) dünyadan gittiği gün o sene otlar, meyvalar, çiçekler, ağaçlar hepsinde bir sararma, bir solgunluk
Kovuldu göklerden çıkamaz şeytan, 
Halas oldu zâlimin zülmundan insan, 
Bir avuç toprakla kör oldu düşman, 
Tenha çöl yoluna daldığı gece.
Evvelce, şeytan göklere çıkar, meleklerin konuşmalarını din­ler, oldu.
onu kendi adamlarına söyler, milleti daha fazla azdırırdı. Peygamberimiz (sav) doğunca şeytanın göklere çıkması yasaklandı. Bilgisi yarıya düştü. O düşmanın zulmundan millet halas oldu, kur­tuldu. Peygamberimiz (sav) hicret ettiği gece İblis iz sürüyor. Öm­ründe uyumamış "Aman kaçırmayın, bir an evvel öldürün" diyordu. Peygamberimiz (sav) bir sûreyi toprağa okudu, üfürdü üzerlerine saçtı, hepsi uyudu. Ömründe uyumayan şeytan da uyudu. İşte ten­ha, ıssız çöl yoluna daldığı gece dediği oldu.
Ben hamile iken derdi annesi, 
Karnımda duyardım, Hakk tevhid sesi,
Görürdüm Yemen'i Hind'i Farisi,
Muhammed sütünü emdiği gece.
Annesi: Ben hamile iken karnımda Hakk, tevhid sesleri du­yardım. Muhammed sütünü emince dünyanın her yerini görür­düm. Yemen, Hind, Faris diye söylüyor. Peygamberimiz (sav) an­nesinin karnında zikrullah yapıyor. Doğunca da hem getirmiş par­mağın tevhid eder, yine zikrullah yapıyor. Miraca çıkınca üm­metini Hakk'tan diliyor.
Ne istiyorsun deyince, Hz. Resulallah:
Ümmetimi istiyorum, diyor.
Dehşetinden putlar yere döküldü, 
Mat oldu müşrikin beli büküldü,
Taşlar dile geldi, dağlar söküldü.
Müşrikine kılıç çaldığı gece.
Mekkeyi zaptında dehşetinden putlar yere döküldü. Mat oldu, geçersiz oldu, müşrikin beli büküldü. Taşlar dile geldi, dağ­lar söküldü. O kadar şiddetli savaş, zafer oldu. Mekke müşriklerine kılıç çaldığı gece.
Kisra'nın eyvanı yıkıldı gitti, Hem Semave kökü kurudu bitti, Mecusi ateşi söndü kül tuttu, Zâlimlere korku saldığı gece.
İran şahlarına o zaman kisra derlerdi. Orada Eyvan kilisesi vardı, ona taparlardı. Orada ne kadar put varsa hepsi yüz üstü dü­şüp kırıldı. On dokuz kantarmasının on tanesi yıkıldı. Kilisedeki-ler derhal bir atlı bindirip Kisraya haber gönderdiler. Gelen atlı:
İşim çok mühim, Kisra'yi muhakkak görmeliyim diyordu. Kisra uyandırıldı. Kisra düşünürken (aslında o gece bütün dünya yüzündeki putlar yüz üstü düşüp kırılmıştı)biraz sonra bir atlı daha geldi.
Binlerce seneden beri yanan ve taptığımız mecusi ateşi söndü, kül tuttu dedi. Kisra daha fazla kederlendi. Biraz sonra bir atlı daha geldi.
Binlerce seneden beri artmayan eksilmeyen Semave ırma
ğı kurudu, dediler. Kisra daha fazla üzüldü. Kisra:
Kahinleri bana çağırın, dedi. Çok yaşlı bir kahin vardı, çağırdılar. Durumu kahine olduğu gibi anlattılar. Kahin düşündü ve dedi ki:
Bu gece ahir zaman Peygamberi Muhammed Mustafa dün yaya geldi. O dünyaya gelince bütün dinler batıl olacak, hepsinin hükmü kalkacak. Muhammed (sav) dünyaya geldi ki bunların hepsi harap oldu. Bu söz Kisra'nın hiç de hoşuna gitmemişti. Kisra dedi ki:
Benim sülalem peşi peşine kaç kral değişir. Kahin:
On bir kral değişir. Kral:
Sonra ne olur? Kahin:
Sonra o Muhammed'in ordusu kuvvetlenir, gelir buraları alır. Kisra daha fazla üzüldü, Kahini kovdu. Başka bir kahin çağırdı. O da her şeyi biliyordu. Ona sordu:
Benim evlatlarım, benden sonra kaç kral değişecek? Kahin:
On bir kral değişir. Kisra:
Araplar burayı ne zaman alır? Kahin:
Yetmiş seksen sene gibi kısa bir müddet söyledi. Kisra:
- Her Kisra on sene kral olsa yüz on sene olur, deyip kendi kendini teselli etti.
Nur idi gölgesi yere düşmedi,
Mübarek yüzünden sinek uçmadı, 
Ak bulut başından batıp aşmadı,
Parmağı ile Ay'ı böldüğü gece,
* * *
Herhangi bir şey ayan değildir. Muhakkak bir yere bağlıdır. Elektrik ampulunun gölgesi tavana düşer. Her ışık bağlandığı yere gölge olur. Gaz lambasının ve lüksün gölgesi altına düşer. Ayan: Hiç bir yere bağlantısı olmadan havada her tarafı yanan, ışık ve­ren, hiç bir yerde gölge bırakmayana denir. Onun için Peygambe­rimiz (sav)'in her yeri nurdu. Gölgesi hiç bir yere düşmezdi. Çün­kü her tarafı nurdu, ayandı. Mevlid-i Şerifteki "Nûr ayandı, nûr'un olmaz gölgesi" dediği odur. Mübarek yüzüne sinek konmaz, uç­mazdı. Beyaz bir bulut başının üstünde devamlı gölge yapardı, hiç batıp aşmadı, hiç bir tarafa gitmedi. Parmağı ile Ay'ı böldüğü gece, bütün dünya yüzünde bunu herkes görmüş. Göremeyenler "Ayda bir aksaklık oldu, doğması lazımken doğmadı" dediler. Çünkü Ay bölün-müş, Peygamberimiz (sav)'in yanına gelmiş, Peygamberliğine şahitlik yapmıştı.
(Sûre-i Kamer, âyet 1-2)

Meâli: Kıyâmet yaklaştı ve Ay yarıldı. Onlar bir mucize gö­rürlerse hemen yüz çevirirler ve eskiden beri devam edegelen bir büyüdür, dediler.

Manâsı: Resulallah (sav) zamanında ay ikiye bölündü ve Nebi (sav) şahit olunuz buyurdu.

Oy Ver :
 Puan:3     Oy Sayısı :2
    

 
 
Anasayfa Forum Radyo İlahiler Video Hatim Ziyaretci Defteri Üyelik İletişim Radyo Sitene Ekle

EmreBerlin sitesi için özel yazılmıştır 2000 - 2012

SincanSoft.com