Sanal Teşhircilik
İnternetin ortaya çıkışıyla birlikte medyanın ve ilişimin farklı bir yol aldığı gerçeği inkâr edilemez.
Mesafeler kısaldı. Dil daraldı. Yüzünü görmediğin ve ne olduğunu dahi bilmediğin arkadaşlıklar oluştu.
Yeni kavram havzası ve hafızası oluştu. Kavramlarda anlam daralmaları ve kaymaları gerçekleşti.
Hız ve haz çağını yaşıyoruz. Zaten bu çağ hız ve haz çağı olarak da nitelendiriliyor.
Her şey çok hızlı bir şekilde yürüyor. Onu takip etmekten zorlanırken, içselleştirerek onu yaşamak bu çağın insanına uymuyor.
Onun için en kısa sürede haza ulaşmak en olumlu ve popüler olandır.
İnsanlar buna göre yönlendiriliyor. Yaşamlar buna göre düzenleniyor ve dahi kurgulanıyor.
Diğer tarafta ise insanın kendini görünür kılmanın yolları da ortaya kondu.
Görünür kılmak öyle sıradan da olmaması gerekiyor.
Bunun içinde yol ve yöntemle birlikte bir başka kavramda ortaya çıktı.
İmaj.
Hız, haz ve ona giydirilmiş bir imaj bu çağı kurtaracak olan anlayış olarak yerini aldı hayatımızda.
Kendimiz görünür kılmak ve moda dergilerinin sayfalarında arzı endam etmek içimizde bir ukde olarak kaldığını öğrenmiş olduk.
Sosyal medya Ortadoğu’da devrimlere giden yolu açarken diğer tarafta ise modern yaşamın çizgileri içinde ilkelerin çöp sepetine atılmasına da neden olduğunu da öğrenmiş olduk.
Hayatı sosyal medya üzerinde dergi sayfalarına dönüştürmek birçok insanın içinde özlemle beklenen bir durummuş meğer.
En yoğun olarak kullanılan Facebook ve birçok sosyal medyada yatak odalarının da dahil olduğu tüm yaşamlarının ve yaşam alanlarının insanlarla paylaşmaya başlaması toplumun patolojik bir duruma evirildiğini gösteriyor bize.
Mahremiyetin önemsenmesi ve değerli görülmesi sıradan, mahremiyetin ortadan kaldırılması ve hayatın bütün alanlarıyla ortalığa yayılması ise en değerli vaka olmuştur.
Popüler söylemle dilendirirsek;
Mahremiyet out (dışarı), teşhircilik in (içeri)’dir.
Şimdi neden böyle bir konuyu gündeme getirdim.
Geçende evlilik zamanının geldiğini bildiğim ve etrafa bakan öğretmen arkadaşla konuşuyorduk.
Evlenecek bayanda hangi tür şartları aradığını söyledim.
Bana tek şartının “facebook’u olmayan biri” olduğunu söylediğinde şaşırdım.
Çünkü benimde böyle bir sayfam yoktu ve bu nedenden dolayı da orada nelerin dönüp dolaştığını da doğal olarak bilmiyordum.
Bu sayede yine üye olmadan, bu sayfayı etkin kullanan bazı arkadaşların sayfaları üzerinden öğrenmeye çalıştım.
Bu söylediğim arkadaşlar islami değerleri önemseyen arkadaşlardı.
Bir kere bu kanalın kendine has bir dil oluşturduğunu gördüm. Bu dil yeni bir kültür ve yaklaşım biçimini de beraberinde getirdiği de hemen göze çarpıyordu.
Örtülü bayan ve sakallı erkeklerin harmanlandığı bir arkadaşlıklar sayfası hemen göze çarpıyordu.
Yine bu arkadaşların sayfalarına girip onların çektirmiş olduğu fotoğraflar görüyor ve yorumda yapabiliyorsunuz.
Tesettürlü bir hanımefendi arkasında dağlar, fotoğraf çektirmiş ve kendi sayfasında yayınlamış.
Kendi arkadaş gurubundaki insanlar bu teşhir edilen fotoğrafların altına düşüncelerini yazıyorlar.
Erkek altına not düşmüş; “ dağ ve siz birbirinizle ne kadar örtüşüyorsunuz” ve bayanın notu “teşekkür ederim”
Bayan evli ve erkekle bu sayfa dışında herhangi bir tanışıklığının olmadığını öğreniyorum.
Fotoğrafını yayınlamak onun için doğal olmalı ki yerleştirmiş. Tanımadığı ve takipçisi olduğuna inandığı bir erkeğin iltifatını da doğal bulmuş olacak ki teşekkürle karşılık vermiş.
Şimdi çoğu insan doğal olarak bunda ne var, bunu bu kadar büyütmenin anlamı ne? diyecektir.
Müslümanların bu sanal hayatlarla ne kadar uzun zaman geçirdiklerini kısa bir araştırmadan sonra öğrenmiş oldum.
Hayatların nasıl dönüştürüldüğüne ve “arkadaşlık”, “dürt” vs kavramlarla nasıl yeni bir dil inşa ettiğine ve mahremin teşhirciliğe nasıl evirildiğine de şahit olmuş olduk.
Böylece facebook yeni bir Müslüman neslin inşasında yıkıcı rol aldığını görmüş olduk.
Bu teknolojik/sanal bir şizofreni oluşturmuş durumdadır.
İnşallah önümüzdeki yazıda bunun üzerinde duracağım.