Soru: - Çevremizde işi bozulanlar borçlarını ödeyemeyince icradan gelen görevliler borçlunun birtakım mallarını haczedip belli yerlerde açık artırma ile satışa çıkarıyorlar.


Borçlarını da bu satıştan elde edilen parayla ödüyorlar. Biz bu icradan mal alınca çevreden bize olumsuz bakıyorlar, hatta ayıplayarak: "Ağlayanın malı gülene hayır etmez, neden icradan mal alıyorsunuz?" diye de çıkışıyorlar. Bu bakış doğru mu? İcradan mal alınırsa ağlayandan mı alınmış olunur? Bu mal, alana hayır getirmez mi? Günah mı olur icradan mal almak? Böyle ise bu borçlu borcunu nasıl ödeyecek?

Cevap: Bu sözün hem doğru yanı vardır, hem de eğri tarafı mevcuttur.. Doğru yanı şudur. Şayet borcunu ödeyemeyen adamın icrada satılan malına gereken değerini vermez de, fırsatçılık ederek ölü pahasına alırsanız, mal sahibi ağlamış olur. Siz de çok ucuza mal kapattığınız için gülmüş sayılırsınız. İşte burada "Ağlayanın malı gülene hayır etmez!" sözü gerçekleşmiş sayılır.

Böyle fırsatçılık etmez de borçluya acır, insafı elden bırakmaz, malını değerine yakın ucuzlukta satın alırsanız, bu defa da borçlu ağlamaz, siz de ölü pahasına mal almadığınızdan dolayı vicdan azabı çekmemiş olursunuz. Bir mahzur söz konusu olmaz.. Hatta malını ölü fiyatına değil de, gerçek değerine yakın şekilde aldığınız için borçlu size dua bile eder, memnun da olur.

Demek ki olayın aslı şudur:

-İcradan mal alınırken fırsatçılık mı yapılıyor, yoksa malı gerçek değerine yakın şekilde alarak borçluya yardımcı mı olunuyor?

Aslında bu meseleyi daha doğru anlamak için kendinizi borçlu yerine koyun, alıcıları da sizin malınızı icradan alanlar olarak düşünün. Hangi tutum ve fiyat sizi memnun ederse siz de o tavrı tercih edin, o fiyattan alın. Hem siz mutlu olursunuz, hem de malı gerçek değerine yakın satılan borçlu..

***

Soru: - İhalelerde mal almak için bekleyenlerle önceden anlaşarak fiyatı düşürmek, yahut da değerinden fazlaya yükseltmek caiz mi?

Cevap: Resulüllah Efendimiz (sas), açık artırmayı caiz görmüş, bizzat kendisi de bir sahabinin ev eşyasını açık artırma ile satmış, fazla fiyat vereni tercih etmiştir. Ancak malın değerinde fazla miktarda aşağıya indirmeyi de, fazla miktarda yukarıya çıkarmayı da fahiş indirme, fahiş yükseltme olması halinde caiz görmemiş, yapanları hileci olarak ilan buyurmuştur. Bu yüzden Hanefi'de açık artırmada yapılan satışlar caiz ve sahih olsa da, önceden anlaşma ile fiyat düşürmek, yahut da yükseltmek mekruhluktan kurtulamaz, denmiş, dürüstçe bir tutum olarak görülmemiştir.

Şafi'de ise, malı almak için değil de müşteriyi kızıştırmak için araya girmek haram denmiştir. Ancak mal değerini bulmuyor, çok aşağılara satılacak gibi görünüyorsa malın gerçek değerini bulmasına sebep olacak araya girmelerin caiz olduğunda da işaret edilmiştir. Bu araya giriş, adaleti temin etmeye matuf bir gayrettir, denmiştir.

***

Soru: - Biri malını satacak, ya da kiraya verecektir. Birileri de alacak, ya da kiraya tutacak. Ama bunlar birbirlerinden habersizdirler. Araya giren birisi bunları buluşturup anlaştırsa bir ücret almaya hak kazanır mı?

Cevap: İslam'da bu kimseye komisyoncu denmektedir. Komisyonculuk meşru bir meslektir. Alanla satanı buluşturup anlaştırmak için çaba ve gayret gösterme hizmetidir yaptığı. Bu hizmetin bir ücreti, bir karşılığı olmalıdır. Meşru bir iştir yaptığı. Ancak bu mesleğin de diğerleri gibi ilk şartı, tarafları fiyatlarda yalan söylemeden buluşturup anlaştırmaktır.

Bu hizmetin ücretini ayrıca da konuşabilirler. O hizmeti görenlere çevrede verilen ne ise onu da esas alarak takdir edebilirler. Komisyoncu bir tarafın fiyatını yüksek göstererek, yahut da aşağı anlatarak aradaki farkı kendine alamaz. Kendine ait olan hak, komisyonculuk ücretinden ibarettir. Ayrıca tarafların malından fiyat oyunuyla kendine gizlice başka bir karşılık elde edemez.. Çünkü kendisi aracıdır. Alan ile verenin ortağı değildir.




Ahmed Şahin
 

 

Oy Ver :
 Puan: 0     Oy Sayısı : 0
    

 
 
Anasayfa Forum Radyo İlahiler Video Hatim Ziyaretci Defteri Üyelik İletişim Radyo Sitene Ekle

EmreBerlin sitesi için özel yazılmıştır 2000 - 2012

SincanSoft.com