Elbette vardır. Nesh, emir ve yasakların yürürlükten kaldırılması veya değiştirilmesi demektir. Allahü teâlânın, Hazret-i Âdem’den itibaren gönderdiği dinlerin hepsi itikatta aynı, amelde ise farklıydı. Sonra bütün dinleri nesh edip, İslamiyet’i göndermiştir. Kur’an-ı kerim 23 senede indi. Bu zaman zarfında bazı hükümler tedrici olarak indi. Mesela, içki önce haram değildi. Bir âyet inip fayda ve zararından bahsedilmiş, zararı daha fazladır denilerek bırakılması istenmiş; fakat kesin olarak haram edilmemişti. Daha sonra kesin olarak haram edildi. Bir âyet-i kerime meali:
(Biz, daha iyisini veya onun gibisini getirmeden, bir âyeti nesh etmez veya unutturmayız.) [Bekara 106]

Hâşâ, bu âyet-i kerime lüzumsuz yere inmemiştir. Nesh var ki, böyle bildirilmiştir. İslam âlimlerinin kitaplarında bu hususta çok açıklama vardır. Türedilerin, nesh yok demelerine itibar etmemelidir.

Sual: Allah’ın, koyduğu bir hükmü, daha sonra değiştirmesi, akla uygun mudur? Nesh var mıdır?
CEVAP
Bütün hak dinlerde, iman bilgileri yani Amentü’nün esasları bozulmadan önce aynı idi. İmanda değişiklik olmaz. İki âyet meali:
(Kur’an, önce gelmiş olan kitapları tasdik edicidir.) [Bekara 97]

(Tevrat’ı tasdik eden Kur’ana inanın!) [Bekara 41]

Nesh, Peygamber kıssaları ile Cennet ve Cehennemi bildiren âyetlerde olmaz. Yalnız, emir ve yasaklarda olur. Nesh; emir ve yasakları değiştirmek demek değil, bunların yürürlük zamanlarının bittiğini haber vermektir. Kur’an-ı kerim, Tevrat ve İncil’i nesh edip yürürlükten kaldırdı. (Beyan-ül-hak)

Dinin emir ve yasakları tedrici olarak bildirildi. Mesela Bekara suresinin 219. âyetinde, önce içkinin büyük günahı yanında, bazı faydalarının da bulunduğu bildirildi. Daha sonra haram edildi. (Maide 91)

Nesh hakkında iki âyet meali:
(Biz, daha iyisini veya onun gibisini getirmeden bir âyeti nesh etmez veya unutturmayız.) [Bekara 106]

(Ya bize bundan başka bir Kur’an getir, yahut onu değiştir diyenlere de ki, Onu kendiliğimden değiştiremem.) [Yunus 15]

Demek ki nesh edilen ve unutturulan âyetler vardır. Hadis-i şerifle de olsa, nesh yine Allahü teâlânın emri iledir. Çünkü Resulullahın dine ait sözleri vahiydir:
(Onun sözü vahiyden başka değildir.) [Necm 4]

Neshin çeşitleri şunlardır:
1- Âyetin, âyet ile neshi:

Bekara suresinin 180. âyetinde, ölüm hastasının ana, baba ve yakınları için vasiyette bulunma şartı vardı. Nisa suresinin 11. âyetinde, herkesin ne kadar miras alacağı bildirilmiş ve böylece vasiyet şartı kaldırılmıştır. Nisa suresinin, (Yeminlerinizin bağladığı kimselere de hisselerini veriniz) mealindeki 33. âyetine göre, akraba olmayan iki kişi yeminleşir ve biri diğerine mirasçı olurdu. Ama Enfal suresinin, (Yakın akrabalar vâris olmaya daha uygundur) mealindeki 75. âyeti ile neshedildi. (Ebu Davud)

Nur suresinin, (Zina eden ancak zina edenle evlenebilir) mealindeki 3. âyeti, Nur suresi 32. âyeti ile ve İbni Mace’nin bildirdiği (Önceki zina, nikahı haram kılamaz) hadis-i şerifi ile nesh edildi. Dört mezhepte de, zina eden, zina etmeyenle ve zina etmeyen, zina edenle evlenebilir. (Cessas)

2- Âyetin, sünnet ile neshi:

Bekara suresinin (Ölüm gelince, ana baba ve yakınlara vasiyet farzdır) mealindeki 180. âyeti, [Buhari’deki] (Vârise vasiyet yoktur) hadis-i şerifi ile nesh edildi.

Zekat verilmesi bildirilen 8 sınıftan biri olan Müellefe-i kulub, iman etmesi veya kötülükleri önlenmek istenilen kâfirler ve yeni iman etmiş olan zayıf Müslümanlar idi. Hazret-i Ebu Bekir zamanında, Beyt-ül-mal emini olan Hazret-i Ömer, [Kütüb-i sittenin hepsinde bulunan] (Zekatı Müslümanların zenginlerinden al, fakirlerine ver) mealindeki Muaz hadisini bildirip, (Müellefe-i kulub’a zekat verilmesini Resulullah nesh etti) dedi. Eshab-ı kiramın hepsi, bunu kabul etti. Nesh edilmiş olduğuna ve bunlara zekat verilmemesi gerektiğine icma hasıl oldu. (Redd-ül Muhtar)

3- Sünnetin âyet ile neshi:

Beyt-ül-makdis’e doğru namaz kılınırken, Bekara suresinin, (Yüzünü artık Mescid-i Haram [Kâbe] tarafına çevir) mealindeki 144. âyeti ile nesh edildi. Kıble Kâbe oldu.

4- Sünnetin sünnet ile neshi:
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kabir ziyaretini yasaklamıştım, bundan sonra ziyaret edin!) [İbni Mace]

(Cehennemde en hafif azap Ebu Talib’e yapılır. Ayaklarında ateşten iki nalın olacak, bunların sıcaklığından beyni kaynayacaktır.) [Müslim]
Bu hadis-i şerif, imam-ı Kurtubi ve imam-ı Süyuti’nin bildirdiği (Amcam Ebu Talib, diriltildi ve iman etti) mealindeki hadis-i şerif ile nesh edilmiştir.

(Bazı âyetlerde olduğu gibi, hadislerimden de birbirini nesh eden olur.) [Deylemi]

Şimdi, Allah’a ve Resulüne dün böyle diyordun bugün niye değiştirdin, çelişki içindesin mi denir?

Hatta, Allahü teâlâ öteki dinlerde haram olan bazı şeyi bu ümmete helal kılmış, helal olanları da haram kılmıştır. Hâşâ Allah’a niye böyle yaptın denebilir mi? Nitekim Âdem aleyhisselamın çocukları ikiz olmayan kız kardeşleri ile evlenmişlerdir. O zaman mubah kılmıştı, bugün ise yasakladı. Din Allah’ın değil mi? İstediğini yapamaz mı? Mesela, Mütayı da üç defa mubah kılmış, üç defa da yasaklamıştır. Buna çelişki denir mi? Mütayı sonradan yasakladı diye Allah ve Resulü suçlanır mı?

Sual: Nesh edilen ahkâmla amel edilir mi?
CEVAP
Hayır.
 Kur’an-ı kerimde nesh vardır
           no 
Oy Ver :
 Puan: 0     Oy Sayısı : 0
    

Yorumlar
 

selamunaleykum
nesh i reddiyecilere cevap


.........................................
men teşbbbe kavmihi fehüvü minhüm
         

 

NASİH İLMİ Bircevepde benden olsun hocam

 Nasih anlamı: İzale, bertaraf, ibtal ve yok etme, izale edilen şeyin yerine başka tekinin konulması veya konulmaması, nakletme, kaldırma, hükümsüz kılma, istinsah etme, değiştirme, tahvil etmedir. Nesehe fiilinin mastarıdır. Nesh kelimesinin bu manalardan hangisinde hakikat, hangilerinde mecaz olduğu konusu ihtilaflıdır. Bazı ilim adamları “izale ve iptal etme” manasında hakikat, diğerlerinde mecaz olduğunu söylemektedirler. Şer’i manası: Tek nassın hükmünün ya yerine tek nass gelerek veya hiçtek nass gelmediği halde belli tek zaman sonra kaldırılmasıdır.
 Bu önceki farzla amel etme müddetini, bu farzla amelin ne zaman bittiğini ve sonrakiyle amelin ne zaman başladığını belirtir. Onun ne zaman biteceği Allah katında bilinir, fakat biz onun hükmünün sürekli olacağını düşünürüz. Onu nesheden ayet gelince onun hükmünün bittiğini anlarız. Bu da bizim ilmimizde tek değişmedir. Fakat Allah katında tek değişme yoktur. Mukaddes tek metnin ilgası manasında da kullanılır. Bu şekilde kendinden önceki hükmü kaldırılan delile nasih, hükmü kaldırılan delile de mensuh denilir.
 

Keza günlük konuşmalarımızda da, güneş gölgeyi izale etti, ihtiyarlık gençliği giderdi, asırlar ve zamanlar tekteklerini neshetti gibi lafızları kullanmaktayız. Ruhların tek bedenden diğerine intikaline inananların kullandığı tenasuh kelimesi de, intikal manasını ifade etmektedir. Tek kitabı istinsah etmek te nakilden başka tek şey değildir. İşte nesh kelimesi, şu yukarıda verdiğimiz manalardan her teki yerinde kullanılabilir. Bazıları, onun bu çeşitli manalarda kullanılışının mecazi olduğunu söylemişlerdir.
Nasih ve Mensuh İlminin Önemi:
 
İcaz kitabının yazarı şöyle dedi: Sahih senedle rivayet edilmiştir ki Ali (r.a.) mescitte insanlara İslam’ı anlatan tek adam gördü. Ali ona: “Sen nasih ve mensuhu biliyor musun?” diye sordu. Adam: “Hayır, bilmiyorum.” dedi. Ali ona: “Sen helak oldun ve insanları helake sürüklüyorsun.” dedi. Ondan sonra adamı mescitten çıkarttı ve ona tek daha insanlara İslamı anlatmayı yasakladı. Bu rivayetin benzeri Abdullah İbn Abbas hakkında rivayet edildi. İbn Abbas hakındaki rivayette ise, Adam nasih ve mensuhu bilmediğini söyleyince İbn Abbas onu tekmeledi ve ona: “Helake uğradın ve insanları helake sürüklüyorsun.” dedi.
 

“Kime hikmet verilirse ona çok hayır verilmiştir.” (Bakara: 2/269) ayeti hakkında İbn Abbas şöyle dedi: Ayetteki hikmet’ten kasıt, Kur’an’ı, nasih ve mensuhu, muhkemi-müteşabihi, mücmeli-mufassalı, daha önce nazil olanı-daha sonra nazil olanı, haramı-helali ve Kur’an’da verilen misalleri bilmektir.
Huzeyfe İbn Yeman (r.a.) şöyle dedi: “İnsanlara fetva veren kişiler üç türlüdür.
 

1) Kur’an’ın nasihini ve mensuhunu bilen kişi.
2) Kadı olarak tayin edilmiş ve başka çaresi olmayan kişi.
3) Fetva makamına layık olmayan fakat fetva veren kişi. Ben tekinci ve ikinci kişilerden değilim. Üçüncü kişi olmaktan da Allah’a sığınırım.”
Şeyh Hibetullah İbnü Selame Nasih ve’l-Mensuh kitabında şöyle dedi: Selef alimlerinden şöyle tek söz nakledilmiştir: “Kitap ilmini öğrenen fakat nasih ve mensuhu bilmeyen kişinin ameli eksiktir. Çünkü böyle tek kişi yasaklananla emredileni, mübah olan ile haram olan şeyleri karıştırır.”


.........................................
"İman hem nurdur, hem kuvvettir.hakikî imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir
         

not::kur an ı kerim di deki hiç bir husus tartışma konusu olamaz kur an ı karim nass ile sabit diir yani ayet lerdir bir konu nass ile belirlenmişse sadece uymak  kabuletmek düşer müslümanlara  inkar konusu olursa şu yoktur bu vardır imanı yok olmatahlikesi olur ona göre çok dikkat edidiniz
sonra aklı erende ermiyende boş yere lakırtı etmesin  


.........................................
men teşbbbe kavmihi fehüvü minhüm
         

 
 
Anasayfa Forum Radyo İlahiler Video Hatim Ziyaretci Defteri Üyelik İletişim Radyo Sitene Ekle

EmreBerlin sitesi için özel yazılmıştır 2000 - 2012

SincanSoft.com