Bırakma Beni
'Hevâ'dan kaçmaya, ettim de yemin;
Olmadım, yine de kendimden emin.
Ey! Yüce Sahibim, Rabbül Âlemin,
Nefsimle baş başa, bırakma beni!
Son buldu, kibirle büyük savaşım,
Önünde eğildi, o mağrur başım.
Gördün.. Beytullah’ta seldi gözyaşım,
Rahmetinden mahrum, bırakma beni!
Kişi gâfil ise, kelâm nâfile,
Kalpler mutmaindir, zikrullah ile.
Şu fâni dünyada, bir nefes bile,
Kur’ân’dan nasipsiz, bırakma beni!
İbâdet tahtımdır, hidâyet tâcım,
Başka hiçbir tâca, yok ihtiyacım,
Her an, her mekânda Sana muhtâcım,
Kapında secdesiz, bırakma beni!
Artık avutmuyor, ne söz ne beste,
Emrini bekliyor, ruhum kafeste.
Vuslat kapısında, o son nefeste,
Şehâdetten gâfil, bırakma beni!
Affın azâbından, bilirim yüce,
Doksan dokuz ismin, dilimde hece.
Sorgu sual, başlayınca o gece;
Kabirde cevapsız, bırakma beni!
Yaklaşan bir gün var, şartları yaman;
Kur’ân der ki; O gün, verilmez aman.
Ey! Sıfatı Rahmân ve Rahîm olan;
Mahşerde gölgesiz, bırakma beni!
Gerçi söyleyecek, sözüm çoksa da,
Geçtim her birinden, geldim maksada,
Son bir dileğim var, yüzüm yoksa da;
Cemâl’ine hasret, bırakma beni!
(1997)
|