Ey Resulüm) de ki; ”Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm kesinlikle sizi bulacaktır. Sonra da görüleni ve görülmeyeni bilen Allah’a döndürüleceksiniz. O size (ahirette bütün) yaptıklarınızı haber verecektir.” (Cuma-8)
Böyle bir ayet varken aklı selim sahibi bir insan nasıl rahatça oturup keyfine baksın? Böyle bir ayeti okuduktan sonra insanın yapacağı en akıllıca iş günahlarına tevbe etmektir.
İnsan bazen ilmindeki yetersizlik nedeniyle günah işler, işlediğinin günah olduğunun bilincinde değildir. Bu nedenle tevbe ederken, küçük yaştan bugüne değin, bilip bilmeden işlediğimiz bütün günahlar için niyet etmeliyiz.
İnsan yaşadığı sürece farklı bilinç düzeylerinden geçmektedir. Bir bilinç düzeyinde günah olarak algılamadığı bir hal, bir üst bilinç düzeyinde günah olarak algılanabilmektedir. Bu nedenle olsa gerek Resulullah Efendimiz (sav) her bir hicabı aştığında bir önceki hali için tevbe edermiş.
Bizler kul olarak her zaman günah işlemeye yatkınız. Buna rağmen Allah (cc) bağışlanma ve tevbe kapılarını açmış. İbn Mace’den rivayet edilen bir hadiste buyruluyor ki: “Günahına tevbe eden hiç günah işlememiş gibidir.”
Bu bir günahtan ötekine batan biz aciz kullar için ne güzel bir müjde. Demek ki; önemli olan kendi kusurumuzun bilincinde olmak, utanmak, pişman olmak ve arınmak. Böylece kul kendi seyrinde de ilerlemekte, nefs basamaklarında yükselmektedir.
Nur Suresinde şöyle buyruluyor; “Ey müminler! Hepiniz Allah’a tevbe ediniz. Ta ki korktuğunuzdan emin, umduğunuza nail olasınız.”
Tevbe bir arınma kapısıdır. İnsan günahlarına tevbe ederken, duygusal olarak bazı duraklardan geçer. Belki de istenen, aranan bu duraklardan geçmektir. Böylece insanın Rabbi ile olan bağları güçlenir. Günah işleyip, sonra pişman olup af dilemek, arınmaya çalışmak nefs basamaklarında da ilerlemeyi sağlar.
Ayrıca anmadan geçemeyeceğimiz şöyle bir hadis–i şerif var: “Kul kimi kez işlediği günah vesilesiyle, cennete girer.” ‘Bu nasıl olur?’ diye sorulduğu zaman, Efendimiz (sav), “Zira kul, işlediği bir günaha öyle tevbe eder ve pişmanlık duyar ki; üzerinde hatadan eser kalmaz.” (Tirmizi, Darimi, İbn Kesir, 11/6043).
Ölmeden önce ölüp, hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekerken, tevbe kapısı en sık başvurduğumuz kapıdır. Tevbe kapısının kıymetini bilelim. Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı üzerinize olsun