Ey Muhammed, sana bu kitabı insanlar onun ayetleri üzerinde iyice düşünsünler ve akıl sahipleri ondan ders alsınlar diye indirdik.(Sad 29)
Kur’an, insanı düşünmeye davet eden ve ona düşünme eğitimi veren bir kitaptır. Çünkü Kur’an’daki hiçbir şey anlamsız değildir.
İşte bu yüzden varlığın ve vahyin tetkiki çok önemlidir.
Allah, insanı yarattı, ona hem Kur’an'ı hem de okumayı, düşünmeyi ve konuşmayı öğretti.
Aklı da, Kâinat ve Kur’an ayetlerini anlama aracı kıldı. Bundan maksat, insan ruhunda Allah şuurunu uyandırmak ve bu şuuru diri tutmaktır. Bu da ancak düşünebilmekle mümkündür. Düşünmek, insanı taklitten tahkik derecesine yükseltir ve onu Allah'a teslimiyete götürür.
Düşünmenin ibadet sayılması da bundandır. Allah resulü bir dakika düşünmek bin yıllık nafile ibadetten hayırlıdır buyurmuşlardır. Çünkü Allah'ın büyüklüğünü iyice düşünen bir insan, yaptığı ibadetle ayağa kalkar O'na hemen ve kolayca isyan edemez.
Kur’an, okuyup düşünceye hâkim olmadan insanı hidayete yöneltmez.
İşte bunun içindir ki, İslam'da ibadetin özü düşünce kabul edilmiş, Kur’an'da bu gerçek şu şekilde dile getirilmiştir:
Hiç kuşkusuz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbirini izlemesinde, derin kavrayış sahipleri için alınacak dersler vardır.
Onlar ki, ayakta dururken, otururken ve yanları üzerine uzandıklarında Allah'ı anar, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde derin derin düşünürler:
Ey Rab’imizi Sen bunların hiçbirini anlamsız ve amaçsız yaratmadın. (Al-i İmran 190,191)diyerek O'na yalvarırlar
Hz. Ömer, Hz. Aişe'ye Peygamber den gördüğü en beğenilir şeyin ne olduğunu sorar. Hz. Aişe bu soruya ağlayarak şu cevabı verir "Onun bütün davranışları beğenilen işlerdendi. Bir gece benim yanıma geldi. Bir süre beraber kaldık. Sonra:
"Aişe, bana müsaade et, Rabbime ibadet edeyim" dedi. Ben de kendilerine dedim ki:
"Vallahi yanımda kalmanı isterim, ama senin Allah'a kulluk edip O'na yakınlaşmanı da arzu ederim." Kalktı, evdeki kırbada bulunan su ile abdest aldı, sonra da namaza başladı. Namazda ağladı, dökülen gözyaşlarından mübarek sakalı ve secde ettiği yer ıslandı. Bir süre sonra yanına Bilal geldi, kendisine sabah namazı vaktinin girdiğini bildirdi. O, Allah Elçisi'nin bu durumunu görünce:
"Ey Allah'ın Resulü, Allah senin geçmiş ve gelecek bütün günahlarını bağışlamışken sen neden ağlıyorsun?" dedi. Allah'ın Resulü:
"Ey Bilal, nasıl ağlamam, bu gece bana: “Hiç kuşkusuz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbirini izlemesinde, derin kavrayış sahipleri için alınacak dersler vardır. Mealindeki ayetler indi.
“Bu ayetleri okuyup da bunlar üzerinde düşünmeyene yazıklar olsun. Buyurdu.
Kur’an, İslami bir hayat sürmeleri için insanlarla; ihtiyaçlarını karşılamaları ve hayata daha aktif ve doğrudan katılabilmeleri için dirilerle; anlayışlarını doğru yönlendirmek için de akıl sahipleriyle konuşur.
Böylece o, mesajını okuyan, düşünen, anlayan ve uygulayan bir toplumu varlık alanına çıkarmayı, bu toplum vasıtasıyla da bir medeniyet kurmayı amaçlar.
Bu Kur’an'ın gücüdür ve bu güç onda her zaman vardır. Çözüm, Kur’an' ı düşünerek okuyan, anlayan ve inanarak onu uygulayan insan olabilmekte veya bu vasıfları taşıyan insanlar yetiştirebilmektedir. Aksi takdirde, hem yaşanan hayat hem de gelecek yitirilmiş olur.
Rabbimiz;
Onlar bu Kur’an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri mi kilitli? (Muhammed 24)Buyurmaktadır.
Rabbimiz Kur’an-ı okuyan O’nu anlayan anlayabildiklerini düşünen ve hayatına uygulayanlardan eylesin.
Arifan…