KUR’AN ve BİZ
Kur’an, Peygamber'e vahiy yoluyla indirilen, eşi ve benzeri bulunmayan ilahi bir mesajdır.
Onun her bir parçası da tümü de Kur’an adır. O, genelde bütün insanlara, özellikle de inananlara her zaman gerekli olan bir Kitaptır.
Ancak Kur’an'ı anlamak ve içindekileri yaşamak için gereken gayreti göstermeyenler, okudukları Kur’an'dan beklenen faydayı göremezler.
İnsan, Kur’an'ı anlayarak okuduğu, inanarak ve aktif bir amelle ona uyum sağladığı zaman, onun yararını görür ve gerçek anlamda ona uymuş olur.
Müslüman, Kur’an'ı Allah'ın adıyla, açık bir zihin ve kalple okur. Şeytandan ve şirkten uzaklaşıp tefekküre dalarak ona yaklaşır; böylece onu anlamaya ve uygulamaya çalışır.
Kur’an, insanları uyarmak, Allah'a karşı sorumluluk bilinci içinde davrananlara yol göstermek, onları doğru yola sevk edip iman değerine erenleri müjdelemek, kişilerin hayatlarında karşılaştıkları sorunları çözmek, tüm insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkarıp Allah'ın yoluna iletmek için gönderilmiştir.
Kur’an, muhataplarına zahmet versin diye değil; kötülüklerden sakınsınlar ve iyi bir hayat sürsünler diye insanlara merhameten gönderilmiştir.
Çünkü Allah, insanların, Kur’an'ın irşadı ile hareket edip onunla hidayet bulmalarını istemiştir. Bunun için, Kur’an'ın muhatapları öncelikle onu anlar ve uygular duruma gelmelidir. Zira Kur’an, kendini anlayarak okuyanları ve hükümlerini uygulayanları gerçek mümin olarak tanımlar.
Bugün Müslümanlar olarak içinde bulunduğumuz acı durumun temel sebebi, Kur’an'ı anlar ve uygular durumda olmayışımızdır.
Müminleri, onların durumuna düşmemeleri için şöyle uyarır:
Ey iman edenler, Allah'a ve Elçi'sine itaat edin. İşitip durduğunuz halde ondan yüzünüzü çevirmeyin.
Hiç işitmedikleri halde "işittik" diyenler gibi olmayın.
Enfâl suresi
Bugün Müslümanlar İslam’ı hayatlarının dışında tuttukları için mutlu değiller. Belki de bu durum, yaptıkları yanlış tercihe uygun bir cezadır örneğin deprem terör kendi yaptıklarımız yüzündendir.
Şimdi yapılması gereken, Kur’an'ın sunduğu güzellikleri hayata geçirmektir. Çünkü bugüne kadar İslam'ın dışında, hiçbir beşeri sistemin insanlara hak ettikleri değeri vermediği açıkça görülmüştür.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, Kur’an mesajını bir tarafa bırakıp keyfî bir hayat sürmekle Müslümanca yaşamış olamayız. Her şeyden önce önümüzde anlayıp yaşamak için okumakla mükellef olduğumuz Kur’an var, Onun muhatapları olarak temel vazifelerimizi Kur’an'dan öğrenmek, sonra da öğrendiklerimizden hayır görebilmek için Kur’an'a uymak zorundayız.
Arifan