Yukarıda da belirttiğimiz gibi, İslam dininde mü’minlerin birbirlerini sevmeleri ve kardeş olmaları çok mühimdir. Nitekim, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücut gibidirler. Vücudun herhangi bir azası rahatsız olursa, diğer azaları da bu yüzden ateşlenir ve uykusuz kalır.” (Buhari)
Nasıl vücutta bir aza ağrıdığı zaman, onun ağrısı diğer azaları da etkiliyorsa, bir mü’minin sevinmesi veya üzülmesi durumunda diğer mü’minlerin hali de böyle olmalıdır. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) diğer bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Bir mü’minin diğer mü’min kardeşlerine karşı ilgisi, birbirini bağlayıp destekleyen bir binanın taşları gibidir.” (Buhari)
Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem), verdiği çok güzel misallerle İslam kardeşliğinin boyutlarını bize gösteriyor.
Nasıl bir binanın tuğlaları, taşları, üst üste geliyor, birbirine kuvvet veriyor, birbirine yaslanıyor ve bir bina meydana geliyorsa, işte mü’minler de aynı bu binanın taşları gibidir, buyuruyor. Hepimiz düşünelim; bir binanın malzemelerini konulması gereken yerlere koymayıp, o tuğlaları, o taşları, üst üste dizmezsek, o kumu, o çimentoyu birbirine katıp suya karıştırarak beton hâline getirmezsek, o bina nasıl meydana gelebilir?
Onun için mü’min kardeşlerimizi sevmez, onlara kin beslersek, Allah-u Zülcelâl’in katında bir kıymetimiz kalmaz. Aynen harap olmuş bir bina gibi oluruz. O halde, bir binanın malzemeleri nasıl bir araya gelip bir bina oluşuyor ise mü’minler bir araya gelmeli ve birbirlerine destek olmalıdırlar.