Bu sözü ilk    duyduğumda garipsemiştim biraz. Çünkü tam anlayamamıştım. Fakat daha sonra içerdiği manayı anlayınca çok hoşuma gitti. Öyle ya, madem ki Allah var, problem yok. Madem ki Allah var, dünyaya ait tüm sorunların, dertlerin, üzüntülerin ayrılıkların hiçbir önemi yok.
Allah var, problem yok!
Seni herkesten ve senden daha çok seven biri var. Seni o kadar seviyor ki, sana türlü türlü nimetler vermiş, seni hiçbir fabrikadan satın alamayacağın teknik özelliklerle donatmış.
Dünya gibi bir mekan bahşetmiş ve demiş ki “burda gördüklerinin kat be kat fazlası biraz ilerde var. Oraya gitmek istersen, biraz gayret göstermen yeterli.
Allah var, problem yok!
Seni senden daha iyi düşünen biri var. Sadece bugününü değil, yarınını da düşünmüş. Sana ölüm gibi bir nimet vermiş ki, bir daha ölmeyesin. Bir kere öleceksin ama sonsuza kadar yaşayacaksın. 
Tohum toprağa atılmazsa ağaç olamaz, meyve veremez, çürüyüp gider. İşte sen de ebedi alemde yeşerecek bir ağaç olmak için düşüyorsun toprağa. Tohumun ne kadar iyi olursa, ağacın o kadar güzel ve büyük olacak. Unutma, sonsuzluk ağacının tohumu senin elinde. Onu yeşertmek de, çürütmek de sana bağlı.
Allah var, problem yok!
Sana, herkesten, hatta annenden bile daha fazla merhamet eden biri var. O kadar merhamet sahibi ki, senin yanlış yapıp üzülmeni istemediği için, kılavuz kitaplar ve ebedi rehberler göndermiş. Seni defalarca ikaz etmiş… Sakın ha demiş… ”Yakıtı taşlar ve insanlar olan ateşten sakın” diye defaatle uyarmış.
Çocuğunu tehlikelerden korumak isteyen anne nasıl ki korkutarak uyarıyorsa, Rabbin de seni korkutarak uyarmış. Sonradan üzülmeni istemediği için ta yolun başında ikaz etmiş. Fakat “Rahmetim gazabımı geçti” diye de müjdelemiş.
Allah var, problem yok!
Seni herkesten, hatta senden bile daha çok anlayan biri var. Üzülmene, hayıflanmana, hayata ve kendine küsmene, şikayet etmene gerek yok. Burada sahip olamadıklarını, elinden kayıp gidenleri, hayalini bile kuramadığın güzellikleri, sana ebedi alemde verecek. Hem de öyle cömertçe verecek ki kimseye minnet etmeyeceksin. Düşünmen ya da aklından geçirmen yeterli olacak. Üstelik öyle şeyler verecek ki “ne göz görmüş, ne kulak işitmiş ne de kalplerden geçmiş olacak”… O kadar eşsiz, o kadar güzel, o kadar sınırsız.
Allah var, problem yok!
Senin her şeye sahip, her şeye gücü yeten, her şeye sözü geçen bir Dost’un var. Her isteğini yerine getirebilecek, her istediğini verebilecek bir Dost’un var.
Böyle bir dostu olan başkasına minnet eder mi? Başka kapıya gider mi? Başka dergahlara el açar mı?
Unutma ki Dost’una ne kadar yakın olursan, o kadar istemeye yüzün olur. Ve dostluğun ne kadar samimi ise ihtiyaçların o kadar çabuk görülür. “Ben kulumun zannı üzereyim” diyen Dost’una dostluğunu göster. İnan seni mahcup etmeyecek…