Günlük hayatimizda yaptigimiz nice is icerisinde elbette insan olarak hatalarimizin olmasi kacinilmazdir. Ancak bu hatalarimizin ne kadar farkinda olabiliyoruz veya farkinda olmaya calisiyoruz veyahut farkinda olsak dahi cidden üzerinde durarak düzeltilmesi yönünde caba sarf ediyoruz, cidden merak ettigim bir konudur.

Bazan insan ufak tefek diye nitelendirdigi ve üzerinde fazla durmaya gerek görmedigi nice davranislarinin zamanla katre misali damla damla biriktiginin farkinda olmayabiliyor. Zaman gectikce bu ufak-tefek ! diye nitelendirdigi ve hic önem vermedigi yanlislarinin yanina yine ufak-tefekler! ilave olunarak nice yanlislarin yumaklasmasina vesile oluyor.

Gün gelir bu tutum ve davranislar kendisine pahaliya mal oldugu vakit, ben bilerek yapmadim, istemeden oldu, niyetim kötülük degildi, insan bile bile sevdigine kötülük yapar mi gibi mazeretlerin arkasina siginmaya kalkacaktir.

Aslinda zamanla biriken hatalari görmemezlikten gelmek ve neticenin buralara ulasmasina kapi acmis olmak "kasit ve niyet " icin gecerli olsa gerek.

Hasili insan olarak kendimizi zaman zaman hesaba cekmeliyiz ve bu cekisler sözde olmamali. Bu dahi yaptigimiz yanlislardandir.

Bu anlamda ufak bir tavsiyede bulunmak isterim. Yanlis ve dogru, hosumuza giden ve gitmeyen davranislarimizi bir kagida samimi olarak yazalim yani eksilerimiz bir tarafa, artilarimiz bir tarafa, sonra bunlari önemine göre siralayalim, artilarimizin gelismesi ve eksilerimizin giderilmesi yönünde kendimizle mücadele edelim. Bu konu icin kendimize bir zaman tayin edelim.

Samimi olundugu takdirde nice güzelliklerin ortaya cikacagina bizzat sahit olunacaktir

 

 

Hz. Ömer efendimizin, bu konuda kendisine atfedilen hikayesi mehurdur...

Kendisine ölümü hatirlatan bir insan tutmus olmasi ve akabinde sacina beyaz düsünce gerek kalmadigi düsüncesi ile bundan vazgecmis olmasi...

Yazmis oldugum usul, psikoloji de kullanilan bir yöntemdir ve insanin kendini kontrol etme noktasinda tavsiye edilen konulardandir...

Insanin, sizinde ifade buyurdugunuz gibi arkadas ve cevresi tarafindan uyariliyor olmasi veya onlari kirmamaya yönelik dikkatli olmasi elbette guzel olan bir davranis seklidir. lakin gercekci (realist) olmak gerekirse bunun günümüzde maalesef uygulama alaninda zemin bulamadigini müsahede etmekteyiz..

Kirilir, ayip olur, gönlü kalir vs gibi bahanelerin arkasina siginmak bu konuda bizler icin her zaman öncü olmustur. Bu, elbette inancimizin geregi bizlere vermis olunan bir duygu ve yaklasim türüdür. Ancak kirilma veya ayip olma meselelerinde secici olmakta ve meseleleri ayirt etmekte yarar vardir.

Bir insanin kendi hatalarini biliyor olmasi, kisinin kendisini duzeltebilecegine dair bir isaret degildir. Ayni zamanda yaziyor olmasi da degildir. Fakat arada bir fark vardir. Sayet bir insan kendini otokontrol altinda tutabilmek ve bunu hakikaten uygulamak istiyorsa, bu meseleleri yazdigi güne bir tarih düsmesi ve belirli bir zaman sonra (mesela 6 ay) tekrar gözden gecirmesi faideli olacaktir.

Bu ifade edileni, hatalarini bilen de yapar, denilebilir. Ancak yazinin hatirlaticiligi ile bilinenin alisilmisligi arasindaki ince noktayi gözden uzak tutmamak gerekir.

Bir diger husus ise; her zaman ifade ettigim, basta kendi nefsimiz olmak üzere, bizler söylemleri cok sever eylemlerden irak kaliriz. Söylenilen veya yazilan yazinin nerelere kadar uzanabilecegini düsünmekten de aciziz. Bu anlamda samimi degiliz. Abartmayi seven, dogru kimden gelirse gelsin, tarafsiz olamayan, ciddiyet ile aleladeligi karistiran bir yapiya sahibiz. Bu ifadelerim , istisnalar kaideyi bozmaz, genele samil degildir.

Psikolojide "Icsellestirmek" bizde ise isin Suur ve Idrakinde olmak diye bir tabir kullanilir. Hakikaten cok ciddi bir meseledir. Özellikle de dini konulari paylastigimiz veya kendileri ile Din kardesligi yaptigimiz sahislarla olan diyaloglarimizda yazdigimiz yazilar, yaptigimiz konusmalar ve sohbetler son derece önem arz etmektedir. Zira mesele Din meselesidir ve saka kaldirmaz. Bu, elbette saka yapilmaz manasinda degildir. Lakin yer ve ortam önemlidir.

Bu konuda bizim örnegimiz yine Efendimiz (aleyhisselam) dir, ki sakalarinda dahi bir ciddiyet görmek mümkündür.

Bu bakimdan bizlerin ciddi yanilgalar icerisinde bulunuyor olmamiz ve bunlari biliyor olmamiz, duzelim icin yeterli olamamakla beraber, yine ciddi atilimlar isteyen bir konudur.

Bizim ifade etmeye calistigimiz husus ise, bu atilimlardan sadece bir tanesi, ve nefse de pek agir gelmeyen bir konudur...

Ve elbette Dua...Zira Dua olmadan kapilar acilmiyor.

selam ve hürmetlerimle...

Oy Ver :
 Puan: 0     Oy Sayısı : 0
    

Yorumlar
 

Allah razı olsun güzel bir konuya değinmişsiniz. kendini geliştirmek isteyen insanların bu konuda insan psikolojisini çok iyi bilip bu konuda bir metodoloji geliştirmesi lazım. zira Yunus Emrenin dediği gibi ilim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir sen kendin bilmezsen bu nice okumaktır


.........................................
         

Tesekkür ederim,,,Rabbim razi olsun...

Maalesef bir cok meselede oldugu gibi bu konularda yazilarda kalmaktan öte gecmiyor..!

selam ve hürmetlerimle...


.........................................
Önce Ilim ve Edeb...
         

Hasili insan olarak kendimizi zaman zaman hesaba cekmeliyiz ve bu cekisler sözde olmamali. Bu dahi yaptigimiz yanlislardandir.

 Ne kadar dogru söz, paylasim icin tsk ederim ALLAH razi olsun elinize emeginize saglik...


.........................................
Hersey Allah (C.C.) Rizasi icin!
         

 
 
Anasayfa Forum Radyo İlahiler Video Hatim Ziyaretci Defteri Üyelik İletişim Radyo Sitene Ekle

EmreBerlin sitesi için özel yazılmıştır 2000 - 2012

SincanSoft.com