Insanoglu yaratilisi itibari ile heyecan ve acelecilik üzerine kurulu bir yapiya sahiptir. Kimi insan vardir heyecanini bastiramaz, kimi insan da vardir ki aceleci olmaktan, netice itibari ile hüsrana bogulur.

"Ümmeten Vasaten" düsturu ile hareket etmesi gereken, "Iman ettim" diyen bizlerin, mutedil bir sekilde hareket etmemiz gerektigi konusunda itiraz edenlere pek rastlanmaz. Lakin söylem modundan eylem moduna gecildigi an da, bu her ne hikmettir bilinmez, göz ardi ediliveririr bazen.

Bir insan icin asil olan dünyada yapmis oldugu amellerin, aslinin kaydedildigi ukba ya yatirim yapabilmesi icin, isledigi amellerin, nasil, nicin ve nedenlerini iyi kontrol etmesinde elbette faideler vardir. Her ne amel isliyorsak, ki bir nushasi kaydediliyor, bizim icin sorumluluk nezdinde bir payeye sahibi kilip kilmayacagi da, ehem ve mühim noktasinda yine gözden irak tutulmamasi gereken bir hususdur.

Bir insanin basarisi elbette takdir edilir lakin burada dahi itidali elden birakmamakta uhrevi anlamda yarar vardir. Bir insan ömrünü, hedefine ulasmasi noktasinda heder etmistir ve nihayetinde ise umduguna ulasmis olabilir, ve yine; elde ettigi basari insanligin faidesine de olabilir. Lakin bu hic bir zaman icin, ne o insanin kendisi icin bir zirve ve doruk noktasidir, ne de kendisini yad eden insanlarin, yine O'nu daglara cikarmasi icin bir gerekcedir.

Kitle iletisim vasitalarini takip ediyorsunuz, karsinizda bir insan birseyler anlatiyor ve kendisini ekran arkasindan takip edenler ya övüyor ya da yeriyor. Övenler "Harika, sahane, mukemmel" gibi Rabb katinda muhtemel sorumluluk altina girerken, yerenler de "bu kadar olmaz, insan bu kadar kör olur, gercekleri görmeyenin seytana alet olusunu izledik" türünden, ne kendisine, ne Hatibe, ne de topluma yarari olan bir mülahaza da bulunur. Bunun neticesinde en yararli cikan "Büyük Düsman!!!" olacagi gibi sorumluluk acisindan da "ASIL NÜSHA" sina eksi puanlarin yazilmasina sebeb olur.

Degerlendirmelerimizde kullandigimiz kistas, ölcü ve referanslar ise sorgulanmasi gereken diger bir konudur. Neyi degerlendiriyoruz, nasil degerlendiriyoruz ve bu eylemde bizim icin degerlendirme ölcülerimiz nedir.
Hissiyat mi, Duygusallik mi, Gercekcilik mi yoksa hakikaten "Hak" kin teslim edilisi mi?
Aklima guzel bir örnek geldi. Muhteviyati bakimindan yazimiza örnek teskil edecek mahiyette oldugu kanaatindeyim.

Bir gün Baba-Ogul mac izlerler. Oynayan takimlar Hristiyan ülkeleri temsil eder. Ogul baba'sina sorar.
-" Babacigim biz hangi takimi, tutuyoruz?"

-" Oglum izlemek icin takim tutmak gerekmez ki?"

-" Olsun Babacigim, tutmus olsaydin hangisini tutardin?"

-" Oglum aslinda hicbirini tutmam ancak madem ki sordun, soruna cevap olsun diye söyleyeyim. Tutmus olsa idim Ispanyollari tutardim.

-" Neden Fransizlari degil, babacigim?"

-" Oglum, Ispanya ücyüz yil Islama ev sahipligi yapmistir da ondan!"

Mecbur kalmadigi halde, oglunun hatirina bir degerlendirme de bulunan babanin, "sayet tutsaydim" diyerek belirttigi isim ve bu ismi belirtirken verdigi ölcü hakikaten dikkate sayandir.

Hangi konu olursa oldun, degerlendirmelerimizde asiriya kacmamak ve ölcü olarak her zaman DIN murakebesinden gecerken "Olumlu" notunu alabilecek eylem ve söylemlerde bulunmak gerekir , diye düsünüyorum.

Zira, bir gün gelecek ve O gün perdelerin aralanip, hakikatlerin islendigi gün olacak.

" Oku kitabini, Bugün sana hesab verici olarak amellerin yeter." El-Isra Suresi

 

selam ve hürmetlerimle...

Oy Ver :
 Puan: 0     Oy Sayısı : 0
    

 
 
Anasayfa Forum Radyo İlahiler Video Hatim Ziyaretci Defteri Üyelik İletişim Radyo Sitene Ekle

EmreBerlin sitesi için özel yazılmıştır 2000 - 2012

SincanSoft.com